Eğitimde köklü değişim  
Eğitimde köklü değişim

Eğitimde köklü değişim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yürüttüğümüz mücadele, gerçekten çok zorlu geçti. Bugün eğitimde köklü bir değişim için çok daha uygun bir zemine ve şartlara sahip olduğumuza inanıyorum“ diye konuştu.

Eğitimde köklü değişim

Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın katılımıyla Haliç Kongre Merkezi´nde düzenlenen "Uluslararası Erken Çocukluk Eğitim Kongresi"nin kapanış törenine katıldı.

 

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Gönüllü Eğitimciler Derneği (İGEDER) tarafından düzenlenen "Uluslararası Erken Çocukluk Eğitim Kongresi"nin, sonuçları itibarıyla hayırlı olmasını diledi ve kongrede emeği geçenlere teşekkür etti. 

 

Şinasi´nin "Varlığın bilme ne hacet küre-yi alem ile/Yeter isbatına halk ettiği bir zerre bile" dizelerini okuyan Erdoğan, "Buradan geliyoruz, bir zerre... O zerre bu mükemmel, bu muhteşem varlığın müjdecisi ve o zerrede bize düşen görev nedir? Onun zaten ilk eğitim ve öğretimi, anne karnında veriliyor ve dünyaya geldiği andan itibaren de belli eğitim ve öğretimi almış bir çocuk, bir yavru olarak hayata o da katılıyor. Düşünün ki o çocuk daha ilk andan itibaren, ona kimse bir süt emmeyi öğretmiş değil ama o nereden aldı o eğitimi, öğretimi ki o süt emmeyi, -değil mi- o kadar mükemmel bir şekilde sürdürüyor. Değerli kardeşlerim! Zaten insanı tanımak aslında Rabbe ulaşmada en önemli yol ama insanı tanımaktan uzak olanlar Rabbe ulaşmakta da uzaklar" diye konuştu.

 

Kongreye 15 farklı ülkeden akademisyen ve eğitimciler katıldı

İGEDER´in 10 yıldır, 45 ile yayılan temsilcilikleri ve partner kuruluşlarıyla yürüttüğü çalışmaları takdirle takip ettiğini ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Burada bir şey bizim için çok önemli: Öğretim ve eğitim... Bizde maalesef öğretim var da eğitimde eksiğimiz çok. Bunu da gidermemiz gerekiyor. Sadece öğretim yetmiyor. Eğitimi de vermek suretiyle, onu birbiriyle pekiştirmemiz gerekiyor. Bunu başardığımız andan itibaren, işte yavrularımız, gençlerimiz Allah´ın izniyle okullarından çıktığı andan itibaren hayatla da buluşacaktır, bir acemilik, Allah´ın izniyle çekmeyecektir. İGEDER´in özellikle eğitimde insani, millî ve özgün model arayışları, bu başlık altında hayata geçirdiği faaliyetler, gerçekten çok önemli. Toplantımıza 15 farklı devletten, ülkeden gelerek iştirak eden akademisyen ve eğitimciler, kendi ülkelerindeki birikimleri buradaki arkadaşlarımızla, kardeşlerimizle paylaştılar. Aynı şekilde ülkemizin tüm seçkin üniversitelerinden, farklı eğitim kurumlarımızdan, ilgili tüm resmi kuruluşlarımızdan gelerek kongreye katkı veren temsilciler, erken çocukluk eğitiminde ihtiyacımız olan yaklaşımları tartıştılar. 

 

Az önce Millî Eğitim Bakanımızın verdiği oranlar, çok çok önemli. Nereden nereye geldiğimizi, 12-13 yıl içinde göstermesi bakımından çok çok önemli. Hamdolsun, bunun idrakine varmak tabi her yiğidin karı değil. Buralara iyi geldik. Bu okuma yazma oranlarına da baktığınızda, orada da bir patlamayı görüyorsunuz. Gayet iyi bir konuma geldik. Bir süredir eğitimle ilgili her toplantıda, bu konunun gündeme geldiği her yerde ifade ettiğim bir husus var. Biz geçtiğimiz 13 yılda diğer alanlarda olduğu gibi eğitimde de çok büyük bir altyapı devrimi aslında gerçekleştirdik. İnşa ettiğimiz 260-270 bin yeni derslikle, kurduğumuz 117 yeni üniversiteyle, yaptığımız 411 yeni yüksek öğrenim yurduyla, atadığımız 550 bine yakın yeni öğretmenle, FATİH projesiyle bu alanda gerçekten çok büyük işlere imza attık. Ancak bugün geriye dönüp baktığımızda eğitimin altyapısını yenileme konusunda gösterdiğimiz başarıyı, eğitimin muhtevasını geliştirmede aynı şekilde ortaya koyamadığımızı görüyorum. Evet çok güzel okullar inşa ettik, sınıfları öğretmensiz bırakmadık ama burada çocuklarımıza nasıl bir eğitim vermemiz gerektiği konusunda yeteri kadar ilerleme kaydedemedik. Önümüzdeki dönem, eğitimde içeriğe yoğunlaşacağımız, çocuklarımızın gönüllerine ve zihinlerine yöneleceğimiz bir dönem olmalıdır diye düşünüyorum. Hükümetimizden, Millî Eğitim Bakanımızdan ve konuyla ilgili herkesten, bu yönde samimi ve neticeye yönelik çabalarının artarak devamını bekliyorum."

 

"Alperen olan hocalarımıza inanıyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, akademisyenlerin Millî Eğitim Bakanlığına bağlı proje okullarda yönetici olarak görev yapması şeklindeki görüşünü, yine benzeri bir vakıf toplantısında dile getirdiğini hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Geçmişte bunlar oldu. Şimdi de bunlar olabilir. olmaması için hiçbir sebep yok. Mesela bana müracaat eden bazı profesörlerimiz oldu. Hatta bir tanesi de bunlardan, rektör şu anda bir vakıf üniversitesinde. Demek ki olur. Bunları Millî Eğitim Bakanımızla konuşacağız, inşallah bu adımlarımızı atacağız. Bu çok ciddi bir kırılma noktasıdır aslında. İGEDER de böyle bir şeyi başarabilir. İGEDER´de de aslında buna yönelik bir adım atılabilir. İlla üniversitede olduğu zaman öğrenci yetiştirecek diye bir şey var mı? Niye orta, lise buralarda da olmak suretiyle öğrenci yetiştirilmesin? Rahatlıkla bu olabilir ve ben bunun da olacağına inanıyorum. Bunun başarılacağına inanıyorum. Ben bu şekilde alperen olan hocalarımıza inanıyorum, akıncı ruhunu taşıyan hocalarımıza inanıyorum. Bu ruhta olanlar gelsinler, bu adımları atsınlar. Tesis ettiğimiz güçlü altyapı üzerinde bu çalışmaları yürütmek ve ilerletmek, hiç şüphesiz eskisine göre çok daha kolay olacaktır. Türkiye´nin 2023 hedeflerine ulaşması, bilhassa, 2053 ve 2071 vizyonlarını netleştirip hayata geçirebilmesi, büyük ölçüde eğitimde başlatacağımız bu hamlenin başarılı olmasına bağlıdır."

 

Bu toplantıda erken çocukluk eğitimi konusunun dil, din, sanat ve müzik gibi temalar etrafında tartışılmış olmasını, bu doğrultuda atılmış önemli bir adım olarak gördüğünü dile getiren Erdoğan, "Merhum Nurettin Topçu; ´İnsan bir dereceye kadar öğrendiklerinin esiridir. İyiyi bilen, iyi olmak ister, fenayı bilen, fena olmaya heveslenir´ diyor. Gerçekten de eğitim sisteminden beklentimiz, işte bu toplantının konusu olan erken çocukluk dönemlerinden itibaren evlatlarımıza iyi olanı öğretmesidir. Eğitim, hayat boyu devam eden canlı bir süreçtir. Bu vasfıyla eğitim, kesintisiz bir değişimi bünyesinde barındırır, öyle olmak zorundadır. Buna karşılık ülkemizde reform yapması en zor alan da yine eğitimdir. Bizim bugüne kadar eğitimin içeriği konusunda arzu ettiğimiz mesafeyi kat edemememizin gerisindeki sebeplerden biri de değişim konusundaki bu büyük dirençtir" değerlendirmesinde bulundu.

 

"Eğitimde köklü bir değişim için çok daha uygun bir zemine sahibiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır kanayan bir yara olan dershane meselesine el attıklarını anlatarak, şöyle devam etti: "Sonrasında başımıza gelmeyen kalmadı. Bu konuda ben Sayın Bakanımıza çok teşekkür ediyorum çünkü o da bu mücadeleyi kararlı bir şekilde verdi. Yoksa bu mücadelenin başlangıcı Sayın Avcı´nın dönemi değildir daha onun geçmişi var ama o dönemlerde söylememize rağmen bu adım atılamadı. 

 

Daha önce de eğitimle ilgili attığımız adımlarda imam hatip düşmanlığı gibi, kat sayı adaletsizliği gibi engellerle karşı karşıya kalmıştık. Eğitimi öğrenci formatlama veya adam devşirme aracı olarak gören zihniyetlere karşı yürüttüğümüz mücadele, gerçekten çok zorlu geçti. Bugün eğitimde köklü bir değişim için çok daha uygun bir zemine ve şartlara sahip olduğumuza inanıyorum."

 

Değerler eğitiminin eğitim sisteminin merkezine yerleştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bu konuda alarm zillerinin çaldığını duyabiliyoruz. Gençlerimiz anasınıfından, üniversite eğitiminin sonuna kadar, 17-18 yıllık bir eğitim sürecinden geçiyor. Bu uzun dönemin sonunda gençlerimiz diline, tarihine, ecdadına, kültür ve medeniyetine yabancı bir şekilde hayata atılıyorsa, burada çok ciddi bir sorun var demektir. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir eğitim sisteminde böyle bir arızi durumun bulunduğunu sanmıyorum. Bu konuda çocuklarımızı, gençlerimizi suçlamayacağız. Dönüp, kendimizi sorgulayacağız ve hakikati böyle bulacağız. Elbette ilim Çin´de de olsa, Amerika´da da olsa gidip alacağız ama bunu yaparken kendi özümüzden kopmayacağız" diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerlilik ve milliliğin, her konuda olduğu gibi eğitimde de temel ilke olması gerektiğini ifade ederek, gelecek dönemin, bu konuda gereken adımların hep birlikte atılacağı farklı bir dönem olacağını kaydetti.

 

Erken çocukluk eğitiminde okullaşma oranı yüzde 70’e ulaştı

Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı ise, Uluslararası Erken Çocukluk Eğitim Kongresi´nin kapanış oturumunda, "Haydi Kızlar Okula" kampanyasıyla 300 binden fazla kız öğrencinin eğitim şansı bulduğunu söyledi.

 

Son 10 yılda erken çocukluk eğitimi konusunda Türkiye´nin ciddi mesafe aldığını anlatan Bakan Avcı şu bilgileri verdi: "2002’de yüzde 11 olan bu kademedeki okullaşma oranı yüzde 70’e ulaştı. Derslik sayılarımız da 5 kat artmış oldu. Bu süreçte 11 bin olan derslik sayımız 58 bine ulaştı. Öğretmen sayımız da 14 binden 72 bine çıktı."

 

Bakan Avcı, bu oranları yeterli görmediklerini dile getirerek, "Bunu gayet iyi biliyoruz. Ondan dolayı bu kongreye büyük önem veriyoruz. Bu kongrede alınan karar, tavsiye ve görüşler bizim için de yol gösterici olacak. Ondan dolayı bu önemli konuda ve kongrede emeği geçen herkese hizmetleri için teşekkür ediyoruz" diye konuştu.

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.